1 Ocak 2014 Çarşamba

Fovist Sanat- Sanatçı ''Andre Derain''


FOVİST SANAT


Paris’in 1905 ‘te karışık salt renklerle göz alan renklerden oluşan Sonbahar Sergisinde ortaya çıkan bu grup, eleştirmenin onları tanımlamada kullandığı Les Fauves (vahşiler) akımın ismi olarak yerleşti. Doğalcılıkla arasında bazı benzerlikler olduğunu iler sürenler olsa da aslında Fovist resim; yüceltilmiş duyguların ve renklerin eğlenceli ve fantastik dünyasını oluşturan bu ‘vahşilik’ en çok güçlü renklerde, dinamik fırça vuruşlarında ve yapıtların derin dışavurumcu niteliklerinde yansır. Resim sade ve temiz boyanmalıdır. Derinlik, ışık, gölge ve belirli kenar çizgileri bırakılmıştır. Fovizmde hafiflik ve sevinç gözlenir. Akımın sanatçıları boyaları tuvale ,tüpten doğrudan sıkarak resim yapmışlardır.


 
Fovist resim, Van Gogh’un ya da Gauguin’in basite indirgediği resimden daha başka birşeydir ; artık daha 3 boyutlu değildir, Renk zenginliği ise birkaç saf renk ile sınırlıdır. Şimdi bu renklerin işlevi, anlamı ve duyguyu anlatmaktır. Böylece de resim, – örneğin Bölümcülükte olduğu gibi- bütün kuramsal yöntemlere sırt çeviren ressamın özgür kararına bağlıdır.

 
Bu nitelik Alman dışavurumcu için de geçerlidir yalnız onda düşünsel bir görüş ve tutumu anlatmak isteği daha ağır basar. Her iki üslup arasındaki temel fark ‘anlatım’ ya da ‘dışavurum’ kavramının tamamında yatar. Fovistler bu kavramı resmin düzen bütünlüğünde beliren salt biçimsel bir öğe olarak alırken, Alman dışavurumcularına göre doğrudan doğruya bir ruhsal açıklamadır.

 

 


ANDRE DERAİN


Fransız ressam Derain, bugün hakettiği üne sahip değilse, kendini tek bir akıma adamayıp, içinden gelen her tekniği özgürce denemesindendir. “Derain” ismini telafuz ederken, içinizdeki Fransızı konuşturmanız gerekli, tam aksanlı Dö-ha vurgusuyla okumayı gerektiriyor.


Derain , resim tarihinde Matisse ile birlikte Fovizm’in kurucusu olarak geçiyor. Matisse ile birlikte birbirlerine olan hatırları çoktur zannediyorum. Matisse, resim konusunda çok yetenekli olduğuna inancıyla, Derain’nın ailesi ile görüşüp, onu mühendis olmaya zorlamamalarını, ressam olmasına izin vermelerini istemişti. Derain de Matisse’in aklına uyup, sonu Fovizm’i keşfetmeye varacak çalışmalarda yer almıştı.

 
 
Derain öncelikle sıkı bir Louvre hayranıydı. Yani o modern akımlarda gezinirken, klasik sanatı asla dışlamamıştı. Başlangıçta da söylediğim gibi özgür resim yapıyordu. Örneğin Londra’da yaptığı bir seri resim, Monet’den sonra Londra’ya bakan en farklı ve özgün gözdür. Bugün Derain’nın sadece Londra resimleri için bile sergi düzenlenir.
 
 
Derain’nın resimlerine bakarken Cezanne, Signac, Picasso ve hatta Kees van Dongen’i bile anımsayabilirsiniz. Midnight in Paris filminde, onun da oynaması gerekirdi aslında. O dönemlerde Stein’nın evinde fikir alışverişinde bulunanlar arasında Derain da vardı. Bu Derain’nın zaman içinde post-impressionist, kubist, pointilist olabilmesindendir.
 
 
 
Resim kariyerine başlamadan önce 3 yıl kadar askere giden Derain, 1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle 4 yıl savaşta kalmıştı. Döndüğünde daha farklı bir dünya onu bekliyordu. Resim dışında alanlarda da başarılı oldu, fazlasıyla kübik heykeller yaptı, bir bale gösterisi için kostüm bile tasarladı. Ödül kazandı, Amerika, Almanya ve İngiltere gibi sanat açısından önemli ülkelerde sergiler düzenledi. 74 yaşında, bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Ölümü son derece üzücü olsa da, hayatını uzun ve başarılarla dolu yaşadı.



 
 



 
 
 


 

 







 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder