18 Mart 2014 Salı

Bauhaus ve Herbert Bayer

BAUHAUS

Bauhaus; 20. yüzyılda mimari, tasarım, sanat alanlarında yeni akımlar yaratmış bir okuldur. Kurulduğu zaman dünyanın en seçkin ve çağdaş mimarlarınısanatçılarını, biraraya getirerek, yalnızca bir eğitim kurumu yaratmamış, aynı zamanda bir üretim merkezi ve tüm bunların konuşulup tartışıldığı bir yer haline gelmiştir.
İki şehirde eğitime devam edilir: Berlin ve Münih.Dosya:Bauhaus.1993.jpg
BAUHAUS NEDİR ?
Bauhaus mimaride olduğu kadar endüstriyel tasarım ve şehir planlama gibi konularda yenilikler getirmiş, yeni bir mimari akım yaratarak, sanatın tüm dallarını etkilemiştir.
Bauhaus'un kuruluşundaki ilk hedef kombine bir mimarlık okulu, zanaat okulu ve güzel sanatlar akademisi yaratmaktı. Savaş sonrası Gropius'a göre yeni bir mimari stil başlamalıydı. Daha fonksiyonel, ucuz ve kalıcı ürünlerin üretildiği bir stil. Böylece Gropius sanat ve zanaatı birleştirerek, fonksiyonel ve sanatsal ürünler yaratmak istiyordu.
Bauhaus'a göre mimarlık, ressamlık, heykeltraşlık ve zanaatkarlık içiçe olmalıydı. Walter Gropius; sanatçıyı, zanaatkarın yücesi olarak görürdü.
Bauhaus'un en temelinde sanatsal ve uygulamalı öğretim yatıyordu. Her öğrenci kendi seçtiği çalışma atölyesine katılıp bitirdikten sonra, mecburi hazırlık kursunu tamamlamak zorundaydı. Böylelikle temel zanaat bilgisi, tasarım parametreleri ve uygulama bir araya getirilmişti.
Makina Bauhausçular tarafından pozitif bir eleman olarak değerlendiriliyordu. Bu sebeple endüstri ürünleri tasarımına da önem veriyorlardı.
Temel tasarım dersi fikri ilk burada oluşmuş ve günümüzde dünyadaki çoğu mimarlık okullarınca benimsenmiştir.
Bauhausta nesnel yaklaşım benimsenmişti. Okula gelen öğrencilerin öğretmenlerini, birini ya da bir stili taklit etmeleri yerine kendi yollarını bulmaya teşvik ediyorlardı.

Bauhausta Mimarlık

Bauhaus Weimar
Bauhaus bildirisine göre tüm sanatların birleştiği en yüksek nokta binalardı. Bauhausun Weimar'daki ilk yıllarında dersler Walter Gropius'un ortağı Adolf Meyer tarafından kısa dersler olarak veriliyordu. Bauhaus'un çalışma atölyeleri ise Gropius'un kendi mimarlık ofisinde gerçekleşmekteydi. Burada yeni bir mimarlık stili yaratılmakla kalınmamış yeni yaşama biçimleride geliştirilmişti. 1927'de Walter Gropius, Hannes Meyer'a mimarlık bölümünün başına geçmesini teklif etti. Hennes Meyer içinde tasarım, yapı, planlama, şehir tasarımı ve teknik ressamlığın bulunduğu bir eğitim sistemi oluşturdu.
Dosya:Bauhaus-Dessau Verbindung.JPG

1930'dan 1933'e kadar Ludwig Mies Van der Rohe başkanlığa geldi. Mies Van der Rohe'ye göre bir öğrencinin Bauhaus'a girebilmesi için bir takım dersleri almış ve belirli bir yetkinliğe ulaşmış olması gerekiyordu. Böylelikle Bauhaus'u doktora eğitimi veren bir okul haline getirdi.

Bauhaus'ta Sanat

Bauhaus'taki ilk öğretmenler sanatçılardı. Modern resimle ilgili sonsuz sayıda fikir üretildi. Wassily Kandinsky, Paul Klee ve diğer Bauhaus sanatçıları resimlerin geleneksel kavramlarından uzaklaşarak, soyutlamaya ve sanatsal tasarımın teorilerini ve yasalarını analiz etmeye yöneldiler.

Bauhaus'taki Atölyeler

Ugulamalı çalışmalar Bauhaus'ta çok önemliydi. Atölyelerden bazıları;
baskı
seramik
tekstil
ahşap
metal
duvar
boyama
mobilya

                      HERBERT BAYER
Herbert Bayer (d. 1900 - ö. 1985), Avrupa reklamcılık ilkelerinin ABD'de yayılmasında etkili rol oynamış Avusturyalı grafik sanatçısı, ressam, fotoğrafçı ve mimar.
Önce mimarlık eğitimi gördü. 1921-1923 arasında o dönem Almanya'sının en ileri tasarım okulu olan Bauhaus'da Vasiliy Kandinskiy ve Laszlo Moholy-Nagy'nin öğrencisi olarak tipografi ve duvar resmi öğrenimi yaptı. Daha sonra aynı okulda grafik tasarımı ve tipografi dersi verdi. Bu arada bir yandan da Amerikan moda dergisi Vogue'de sanat yönetmenliği yapıyordu. 1928'de Berlin'e gitti; 1938'e değin reklamcılık, resim, sergi tasarımı, tipografi ve fotoğrafçılık alanlarında çalıştı.1938'de New York kenti'ne yerleşerek reklam tasarımı konusuna yöneldi.
1946'da Container Corporation of America'nın tasarım bölümü başkanı oldu ve her yılColorado eyaletindeki Aspen'de bir sanat şenliği düzenleyen Aspen Kuruluşu'nın tasarım danışmanlığını üstlendi. Aspen İnsanbilimleri Enstitüsü Binası (1962) ve yıllık şenliklerinde kullanılan Müzik Çadırı (1965) gibi birçok mimari tasarım gerçekleştirdi. Grafikerliği ve ressamlığı sürdürürken çevresel sanat alanında da Mermer Bahçe (1955) ve Duvarın Ötesi (1976) gibi denemeler yaptı.
Özellikle fotomontaj ve fotoplastik (kemiklerle ve geometrik biçimli nesnelerle kurgulanan ölü doğa) gibi teknikleri uyguladığı avant-garde anlayıştaki çalışmalarıyla tanınan Bayer, aynı zamanda toprağa biçim vererek oluşturulan yeryüzü sanatı dalının öncülerindendir. 1955'te Aspen Enstitüsü'nün arazisinde gerçekleştirdiği uygulamada çember biçiminde, çim kaplı bir toprak duvar tasarladı. Yüzü aşkın resim, heykel, duvar halısı ve fotoğraf sergisi açan Bayer, 1970'te Amerikan Grafik Sanatlar Enstitüsü'nün (American Institute of Graphic Arts) altın başarı ödülünü kazanmıştır.


1 Ocak 2014 Çarşamba

Fovist Sanat- Sanatçı ''Andre Derain''


FOVİST SANAT


Paris’in 1905 ‘te karışık salt renklerle göz alan renklerden oluşan Sonbahar Sergisinde ortaya çıkan bu grup, eleştirmenin onları tanımlamada kullandığı Les Fauves (vahşiler) akımın ismi olarak yerleşti. Doğalcılıkla arasında bazı benzerlikler olduğunu iler sürenler olsa da aslında Fovist resim; yüceltilmiş duyguların ve renklerin eğlenceli ve fantastik dünyasını oluşturan bu ‘vahşilik’ en çok güçlü renklerde, dinamik fırça vuruşlarında ve yapıtların derin dışavurumcu niteliklerinde yansır. Resim sade ve temiz boyanmalıdır. Derinlik, ışık, gölge ve belirli kenar çizgileri bırakılmıştır. Fovizmde hafiflik ve sevinç gözlenir. Akımın sanatçıları boyaları tuvale ,tüpten doğrudan sıkarak resim yapmışlardır.


 
Fovist resim, Van Gogh’un ya da Gauguin’in basite indirgediği resimden daha başka birşeydir ; artık daha 3 boyutlu değildir, Renk zenginliği ise birkaç saf renk ile sınırlıdır. Şimdi bu renklerin işlevi, anlamı ve duyguyu anlatmaktır. Böylece de resim, – örneğin Bölümcülükte olduğu gibi- bütün kuramsal yöntemlere sırt çeviren ressamın özgür kararına bağlıdır.

 
Bu nitelik Alman dışavurumcu için de geçerlidir yalnız onda düşünsel bir görüş ve tutumu anlatmak isteği daha ağır basar. Her iki üslup arasındaki temel fark ‘anlatım’ ya da ‘dışavurum’ kavramının tamamında yatar. Fovistler bu kavramı resmin düzen bütünlüğünde beliren salt biçimsel bir öğe olarak alırken, Alman dışavurumcularına göre doğrudan doğruya bir ruhsal açıklamadır.

 

 


ANDRE DERAİN


Fransız ressam Derain, bugün hakettiği üne sahip değilse, kendini tek bir akıma adamayıp, içinden gelen her tekniği özgürce denemesindendir. “Derain” ismini telafuz ederken, içinizdeki Fransızı konuşturmanız gerekli, tam aksanlı Dö-ha vurgusuyla okumayı gerektiriyor.


Derain , resim tarihinde Matisse ile birlikte Fovizm’in kurucusu olarak geçiyor. Matisse ile birlikte birbirlerine olan hatırları çoktur zannediyorum. Matisse, resim konusunda çok yetenekli olduğuna inancıyla, Derain’nın ailesi ile görüşüp, onu mühendis olmaya zorlamamalarını, ressam olmasına izin vermelerini istemişti. Derain de Matisse’in aklına uyup, sonu Fovizm’i keşfetmeye varacak çalışmalarda yer almıştı.

 
 
Derain öncelikle sıkı bir Louvre hayranıydı. Yani o modern akımlarda gezinirken, klasik sanatı asla dışlamamıştı. Başlangıçta da söylediğim gibi özgür resim yapıyordu. Örneğin Londra’da yaptığı bir seri resim, Monet’den sonra Londra’ya bakan en farklı ve özgün gözdür. Bugün Derain’nın sadece Londra resimleri için bile sergi düzenlenir.
 
 
Derain’nın resimlerine bakarken Cezanne, Signac, Picasso ve hatta Kees van Dongen’i bile anımsayabilirsiniz. Midnight in Paris filminde, onun da oynaması gerekirdi aslında. O dönemlerde Stein’nın evinde fikir alışverişinde bulunanlar arasında Derain da vardı. Bu Derain’nın zaman içinde post-impressionist, kubist, pointilist olabilmesindendir.
 
 
 
Resim kariyerine başlamadan önce 3 yıl kadar askere giden Derain, 1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle 4 yıl savaşta kalmıştı. Döndüğünde daha farklı bir dünya onu bekliyordu. Resim dışında alanlarda da başarılı oldu, fazlasıyla kübik heykeller yaptı, bir bale gösterisi için kostüm bile tasarladı. Ödül kazandı, Amerika, Almanya ve İngiltere gibi sanat açısından önemli ülkelerde sergiler düzenledi. 74 yaşında, bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Ölümü son derece üzücü olsa da, hayatını uzun ve başarılarla dolu yaşadı.